Genç bir dinleyici: Ayşe hanım, ben sizin sesinizle büyüdüm

Ayse Kemikoglu (solda) Ozen Ozuner (sağda).jpg

SBS Türkçe programı'nın eski çalışanları, Ayse Kemikoglu (solda) Ozen Ozuner (sağda).

SBS'in 50. yılı kapsamında SBS Türkçe Programının eski çalışanları ile yaptığımız söyleşiler dizisinde bu kez Ayşe Kemikoğlu mikrofonlarımıza konuk oldu.


ÖNE ÇIKANLAR
  • İstanbul Şehir Tiyatrolarındaki oyunculuk deneyimi ve aldığı diksiyon derslerinin yanı sıra, Arkası Yarın’larda yaptığı seslendirme çalışmalarıyla mikrofon deneyimi olduğunu söyleyen Ayşe Kemikoğlu, 1 Mayis 1983’de SBS Türkçe programında çalışmaya başlamış.
  • Önceden gazetecilik yapmadığını anlatan Ayşe Kemikoğlu SBS’in seminer ve çalıştaylarla kendilerini güzel yetiştirdiğini ve bu sayede gazeteci ve yayıncı olarak görev aldığını söyledi.
  • SBS’in eski çalışanları olarak iyi işler yapmayı başardıkları düşüncesinde olduğunu dile getiren Ayşe Kemikoğlu, genç bir dinleyicinin kendisine "Ayşe hanım, ben sizin sesinizle büyüdüm" demesini unutamadığını anlattı.
SBS Türkçe'yi Salı hariç hafta içi her gün dinleyebilirsiniz. Bizi ayrıca Facebook’tan takip edebilirsiniz. Podcastlarımızı dinlemek ve bizi takip etmek için: https://podfollow.com/sbs-turkish

Nilgün Kılıç

SBS'in 50. yılı nedeniyle SBS Türkçe'nin eski çalışanları, sunucuları ve program yapımcılarıyla söyleşilerimize devam ediyoruz. Bugünkü konuğumuz, değerli meslektaşımız bir radyo duayeni, sizlerin de sesine yıllarca aşina olduğunuz SBS Türkçe'nin Sydney ekibinin müdürlüğünü yapmış olan Ayşe Kemikoğlu. Ayşe Hanım merhaba.

Ayşe Kemikoğlu

Merhaba, çok teşekkür ederim nazik tanıtımınız için.

Nilgün Kılıç

Rica ederim. Sizler bizlerin idollerisiniz. Yıllarca SBS Türkçe'de toplumun sesi olmuş kişilersiniz. Ne mutlu ki bugün ben de sizlerle tek tek bu söyleşileri yapıyorum. Sizlerle beraber bu mikrofonları paylaşmak benim için de büyük bir onur Ayşe Hanım.

Ayşe Kemikoğlu

Evet, bizim için de büyük bir onur. Sizin gibi gençlere emanet ettik, bayrağı taşıyorsunuz. Sağ olun, var olun.

Nilgün Kılıç

Sağ olun. Ayşe Hanım, isterseniz SBS'in Sidney'deki oluşumu, sizin o dönemdeki SBS'e başlamanız, bu ekibin içinde yer almanız, oralardan başlayalım mı? Bize neler anlatacaksınız?

Ayşe Kemikoğlu

Başlayalım ama ben başlamadan önce çok kısa bir giriş yapmak istiyorum.

Nilgün Kılıç

Tabii, buyurun.

Ayşe Kemikoğlu

SBS'le ilgili. Şimdi 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Avustralya'ya müthiş bir göç akımı oluyor. Ve 1970'lerde SBS gibi çok kültürlü bir radyonun kurulma tartışmaları başlıyor. Bunu başlatan da o zamanki Halkla İlişkiler Müsteşarı diyebileceğimiz Al Dresden başlatıyor. Ve kendisi de Whitlam döneminin zaten göçmen bakanı. 1972'de Whitlam başbakanı olunca o da göçmen bakanı oluyor. Ve 1974 yılında bu proje hayat buluyor ve hayatı geçiyor. 9 dilde yayına başlıyor. Melbourne ve Sydney’de. Bunlardan biri de Türkçe programı. Şimdi Türkçe programını başlatan Ertuğrul İncekara ve Gülçin İncekara. Bunlar önemli isimler diye düşünüyorum. Zaten çok kısa arayla başlıyor Melbourne ve Sydney. Yani sanıyorum 74'ün 9 Haziran'ında Sydney, 23 Haziran'da da Melbourne başlıyor. Zamanında iki şey de giriyor. Gelelim bana.

Nilgün Kılıç

Evet, gelelim size.

Ayşe Kemikoğlu

Ben 4 Mayıs 1983'te başladım. O zamanki program müdürümüz de Sema Varova'ydı. Ben başladığımda o zaman yaptığımız program karşılığında ödeme alırdık. Bu 5 yıl kadar falan sürdü. Ondan sonra tekrar bu pozisyonlara müracaat ettik. Ve ben o zamanki Sidney'in Türkçe programının Koordinatörü yani head of grup deniyordu o zaman. Öyle bir işe başladım. Şimdi nasıl bu işe, hangi cesaretle müracaat ettim diye soracak olursanız.

Nilgün Kılıç

Radyo geçmişliğiniz var mıydı? Daha önce medyayla bir ilginiz var mıydı? Yoksa bu iş sayesinde mi başladınız?

Ayşe Kemikoğlu

Şimdi ben Türkiye'de İstanbul Belediyesi şehir tiyatrolarında oyunculuk yaptım. 9-10 yıldan biraz daha. Bu arada diksiyon dersi almıştım ve arkası yarınlarda seslendirme de çok çalıştım. Yani mikrofon deneyimim vardı. Onun için mikrofonda çok zorluk çekmedim nasıl konuşacağıma dair. Sesimi kullanmayı da biraz biliyordum. Ama SBS'in de tabii bizlere kattığı çok şey oldu bu arada. Yani gazetecilik yapmamıştım öyle yine ama SBS bizi güzel yetiştirdi doğrusu. SBS'de birçok kurs deneyimle yani workshoplar yapıldı. Seminerler yapıldı, bunlara katıldık ve tekrardan, yıllarını sormayın, bana mümkün değil, unutuyorum artık, ihtiyarladık. Tekrardan Raci Atatürk'ün ekranında kaldık ve gazeteci, yayıncı olarak dediğim gibi işe böyle başladık. Tabii ilk başlarda çok kolay olmadı. İnsanların alıştığı farklı sesler vardı, farklı renkler vardı. Bizler ikinci kuşağıyız, yani Bülent İbrişim de ikinci kuşaktır. Bizden farklı bir renkle geldik radyoya. Biraz sıkıntılarımız oldu yani adaptasyon döneminde falan. Ama sonuçta bir orta yolu bulup... Bence iyi işler yapmayı başardık diye düşünüyorum.

Nilgün Kılıç

Bence de başardınız ki bugün hala toplum mesela bir evente, bir toplum etkinliğine gittiğimizde hep sizlerden bahsediyorlar Ayşe Hanım. Sizden, Feriha Hanım'dan, Özen Hanım'dan, Sidney ekibi olarak işte burada da Bülent Bey'den, İsmail'den bahsediliyor. Hep isimleriniz geçiyor.

Ayşe Kemikoğlu

Eksik olmasınlar. Biz onların sayesinde var olduk. Onlar bizi tutmasalardı, dinlemeselerdi böyle olmayacaktı. Gerçekten onur verici bir şey. Öyle hissediyorum.

Nilgün Kılıç

Evet. SBS o dönemde ilk başladığında tabii toplum bireylerimiz burada çok uzakta. Türkçeyi böyle radyoda duyduklarında nasıl yaklaştılar? Yani size yaklaşımları nasıldı? Hatırlıyor musunuz o günlerden böyle anekdotlar?

Ayşe Kemikoğlu

Ben daha başlamadan. Sydney’de Parramatta Road diye çok uzun bir anayol vardır. Türkçe programı bir de saat beşte yani ben de başladığımda 5'teydi zaten akşam. Şimdi valla kamyon şoförü mü yoksa taksici mi bilmiyorum. Bir şoför Parramatta Road’da ilk kez Türkçe programını duyduğu zaman işte kullandığı arabayı durdurup göbek atmaya başlıyor, dans etmeye başlıyor. O kadar sevinmiş.

Nilgün Kılıç

O kadar sevinmiş.

Ayşe Kemikoğlu

Evet yani ben bu anektodu hiç unutmam. Hep tebessümle hatırlarım ve insanların bu açlığını. Bu kendi ülkelerine duydukları özlemi bana çok iyi tarif eden bir anekdot diye düşünüyorum. Tabii şöyle bir şey vardı, bilmiyorum bizim zamanımızda, o zaman 24 saat televizyon programı yoktu Türkiye'den getirirlerdi. Sadece daha sonra bir saatlik TRT'den alınan, o da televizyonda Türkçe haber bülteni vardı. Ama oraya gelene kadar gerçekten insanların çok dinlediği bir yayındık biz. Güzel duyduğum bir iltifat vardır bana. Çok gençti genç kızımız. Bana şey demişti Nilühan Hanım, Ayşe Hanım ben sizin sesinizle duydum. Bu bana çok hoş bir iltifat olarak gelmişti. Yani anne baba dinliyor, çocuk da o sesle dinliyor. Bu güzel bir şeydi benim için yani, bir rejisör olarak.

Nilgün Kılıç

Tabii ki. Yani burada yetişen nesillere dokunmuşsunuz, SBS Türkçe'nin eski çalışanları olarak.

Ayşe Kemikoğlu

Yani anne babaları tabii dinlerken biz de oralarda konuşuyoruz işte evin içeride. Her gün misafir oluyorsunuz sesinizle. Her gün sizi duyuyorlar. Sonra böyle bir kalabalık bir şeye davet edildiğimi zamandayken Ayşe filan derdim. Böyle utanırdım biraz. Sonra aradan beş dakika geçer konuşuyorlar. Ayşe Hanım, biz sizin sesinizi biliyoruz. Ayşe Kemikoğlu musunuz falan derlerdi. Ben tanırdım biraz.

Nilgün Kılıç

Benim de başıma geliyor şimdi bu hep.

Ayşe Kemikoğlu

Tabii, tabii gelmez olur mu? Yani dediğim gibi SBS’in zaten kuruluş amaçlarından bir tanesi de farklı dillerde insanların farklı göçmen toplumların kendi dillerinde haber alma özgürlüğü ve hakkını tanımaktı. Ve bunu VIP ile yerine getirdi. Tabi 24 saatlik televizyon programları gelince falan biraz şey oldu ama SBS Radyosu hala çok dinlenen bir radyoydu. Hala. Ama tabi o 24 saatlik şey biraz da kırdı tabi yani. Daha fazla mücadele etmek zorunda kaldık. Daha fazla Avustralya'daki gençlere yönelmek zorunda kaldık. Buradaki topluma yönelmek. Yani ben kendi adıma konuşuyorum. Tabi resimler adına konuşuyorum. Melbourne’da de bu böyleydi ama onların adına konuşamadım tabii. Yani bir gençlik programı başlattık mesela. Christina Tulumi'nin İspanyolcasıyla, İspanyolca projede başlattığı bir gençlik programı vardı. Biz de onu başlattık birlikte Christina'yla. Proje benim değildi. Ama aynı dönemlerde başladık. Öyle bir gençlik programı. Tabii Melbourne’da de bir gençlik programı oldu. Yani bir hafta biz yapmaya başladık, bir hafta onlar yapmaya başladı. Güzelce, harmoni içerisinde çalıştığımızı düşünüyorum arkadaşlarımla da birlikte. Zorlukları yok mu?

Nilgün Kılıç

Evet, ben de şimdi onu soracaktım. Bazen zaman zaman karıştırılıyoruz. Sanki bir Türk medya kuruluşuymuşuz gibi yaşadığımız zorluklar var. Sizin yaşadıklarınızı merak ediyorum. Benzer şeyler mi?

Ayşe Kemikoğlu

Tabii ki benzer şeyler. Bizi konsoloslar şikâyet ediyorlardı. Programı sevmedikleri zaman. Hatta yılını dediğim gibi unutuyorum. Hangi yıldır? Herhalde 90'lardaydı. Bir konsolosumuz gelmişti. Biz her yıl milyonlarca şey yapardı SBS, toplum liderleriyle bir toplantı yapardı. Her kesimden de çağırırdık Sydney’de. Yani hangi kesimden olursa olsun, isterse Aleviler olsun, savcılar olsun, savcılar olsun hepsini çağırırdık. O zaman Sydney’e konsolos olarak gelen, 15 gün önce gelen konsolosluğa davet ettim ki onlar da bilsinler bu SBS'in şeyi nedir. Çünkü SBS'in o zaman genel müdürü Vietnamlı Quang Luy'du. Yani o da bilsin ki toplum bizi konsolosluğa şikâyet ettiği zaman konsolosluğun pek yapacağı bir şey yok. Konsolosluğu öğrensin biz nasıl bir radyoyu izliyoruz. İnanın şöyle bir şey oldu. Konsolosluğumuz evimde bu mektupla geldi. Ben daha dinlemedim radyoyu hiç dedi 15 gün oldu geleli. Ama halktan gelen şikayetler bunlar değilim ve tutukludum. Mesela. Ne bileyim işte ben Zülfü Livaneli'nin Mermi Çık Mermi parçasını ilk çalan benimdi. Zülfü Livaneli'nin. Yani Mervan daha herhalde başlamamıştı. Yoksa onlar da. Tabii ki çaldık yani öyle farklı müzikleri. Solcu müzikler çalıyor diye şikayet ediyorlardı. Hiç unutmuyorum. Öyle bir toplantı olmuştu. İşte o zamanki program istasyon müdürümüz Federica Besto'nun Stefan Kertesh Ergen, Süleyman Ergun Müdürü, ben. Oturduk yere 15 yaşında geldik. Ne yapıyorsa olduğumuz için. Böyle şeyler yaşandı tabii. Hele ilk başladığım zamanlarda protestoya geldiler. İstifa diye bağırdılar. Ben de aşağıya indim, onlardan ses aldım, haber bilgisayarına koydum. Böyle şeyler yaşadık. İlk başlarda öyle tehdit mi ettik? Bir daha kaldıracağız, şey yapacağız falan diye. Böyle şeyler yaşadım yani. Ama giderek insanlar da alıştı dediğim gibi güzel şeyler de duydum ondan sonra. Yani şikâyet eden her zaman oldu. Ama sonuçta bir iş yapıyorduk ve elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık.

Nilgün Kılıç

Bence de başardınız, kesinlikle. Benzer şeyleri, hemen hemen aynı şeyleri bizler de halen yaşıyoruz. Bizler de bazen şikâyet ediliyoruz, bazen protesto ediliyoruz. Hala aynı şeyler oluyor. Peki Ayşe Hanım, ben size şunu sormak istiyorum. Şimdi artık bir tuşla bütün Türk kanallarına, televizyon kanallarına, dizilerine toplumumuz ulaşabiliyor. Çağımız artık teknoloji, dijital çağdayız. Şu anda SBS'i ve bizim yaptığımız bu radyo yayıncılığını ileride nasıl etkiler sizce?

Ayşe Kemikoğlu

Yani aslında zor bir soru biliyor musunuz? Ama şunu söylemem gerekir. Mesela aynı bir tuşa basıp ulaşılabilen başka bir ülke de var. İngiltere. Orada da BBC var. BBC'nin Türkçe programı hala devam ediyor. Demek ki devam ettirilebilir bu değil mi? Yani burada da belirli bir amaç edinilebilir. Bence gerçekten buradaki topluma yönelmek çok önemli. Çünkü kendi kültürünü yaymak, kültürel programlarda haber de olacak tabii. Çünkü örneğin bizim başladığımız zaman da İngilizce konuşmayan büyük bir kitle vardı. Şimdi yavaş yavaş maalesef benim yaşıma gelenler, biz gökkuşağının öteki tarafına geçmeye başladık. İkinci kuşak, üçüncü kuşak İngilizce konuşuyor. Ne kadar bilmiyorlar bilmiyorum açıkçası. Ama bunu devam ettirmenin bir yolu var. BBC'yi devam ettiriyorsa, SBS'yi devam ettirmelidir. Bence önemlidir. Önemli bir devlet kurumudur. En azından göçmen toplumlara bir saygıdır, bir borçtur diye düşünüyorum. Kültürel programlarla devam ettirilebilir, çeşitli yorumlarla devam ettirilebilir. Buradaki topluma ilişkin şeyler yapılabilir. Yani siz de bunları yapıyorsanız eminim. Yapmayabilirsiniz de tabii. Yani ben nereye veriyorum? Devam ettirilebilir, sürdürülebilir diye düşünüyorum.

Nilgün Kılıç

Evet, dijitalleşen dünyada biz de dijital açıdan gençleri yakalamak için özellikle onlara hitap etmek için dijital kanalları kullanmaya başlıyoruz. Başladık da hatta. O şekilde toplumumuza ulaşmaya çalışıyoruz. Sizlerin bıraktığı, bizlerin devraldığı bayrağı daha ileri taşıma çabamız var. Umarız sizler kadar başarılı oluruz bizlerde Ayşe Hanım.

Ayşe Kemikoğlu

Tabii ki olacaksınız, tabii ki olacaksınız. Çok memnun oldum dijital platforma geçmenize. Gerçekten çağımız artık yapay zeka ve dijital çağ. Çok mutlu oldum sizle tanışmaktan. Size başarılar diliyorum ve kolay gelsin diyorum bilgilerinize.

Nilgün Kılıç

Çok teşekkür ediyorum Ayşe Hanım. Tekrar çok teşekkür ediyorum. Ne mutlu sizinle bu söyleşiyi yapıp bu mikrofonu paylaşmak. Çok sağ olun.

Ayşe Kemikoğlu

Onurdur. Hoşçakalın.

END OF TRANSCRIPT

Share
Follow SBS Turkish

Download our apps
SBS Audio
SBS On Demand

Listen to our podcasts
Independent news and stories connecting you to life in Australia and Turkish-speaking Australians.
Understand the quirky parts of Aussie life.
Get the latest with our exclusive in-language podcasts on your favourite podcast apps.

Watch on SBS
Turkish News

Turkish News

Watch in onDemand