Nilgün Kılıç
Cumhuriyet Halk Partisi 22. Olağanüstü Kurultayında Özgür Özel iki yılda üçüncü kez genel başkan seçildi. Kurultayı ve yankılarını konuşmak için CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan'ı aradık. Sayın Bakan merhabalar.
Murat Bakan
Merhaba, merhaba.
Nilgün Kılıç
Şimdi kurultaya damga vuran gelişme genel başkanınız Özgür Özel'in delegeye güvensizlik oyu verin çağrısıydı. Bu hamle 24 Ekim'de görülecek olan kurultay davasını konusuz bırakarak düşürme hamlesi olarak değerlendirildi. Ama ben yine de sormak istiyorum. Atılan bu adım kurultay davasını konusuz bırakarak düşmesine sebep olabilecek mi sizce?
Murat Bakan
Yani şu anki sisteme göre, KUKİ sisteme göre kurultay davası yani, kayyum davası denilen, mutlak mutlak davası denilen dava konusuz kalmış oldu. Neden konusuz kaldı? O dava bizim iki sene önce yaptığımız olağan kurultay sürecinin seçimine yönelikti. Yani iddialar, şaibi iddiaları vesaire bunların tamamı o kurultaya yönelikti. Şimdi yeni bir kurultay olmuş oldu. Ve bu kurultayda şaibi iddiasında bulundukları kişiler oy kullanmadılar. Yani İstanbul İl Delegeleri, İstanbul'dan seçilen kurultay delegeleri oy kullanmadılar. Yine o kurultayda seçilmiş ve doğal delegelik hakkını kazanmış Parti Meclisi Yükseklik Sütun Kurulu üyeleri oy kullanmadılar. Dolayısıyla tartışmasız bir partinin, siyasi partinin en üst iradesi olan kurultay iradesi bir defa daha tecelli etmiş oldu. Bir defa daha ortaya çıkmış oldu. Zaten toplantıyı da yani kurultay toplantısında isteyen kurultay delegasyonuydu. Onlar iki günde imza toplayarak istediler. Bu toplantıyla beraber bütün geçerli oyların tamamlanarak Özgür Özel yeniden seçildi. Arkasından yapılan ikinci oylamada da parti meclisi bizde dolayısıyla bir değişiklikle sanırım aynı parti meclisi seçilmiş oldu. Bu önceki davalar da şu an süren mutlak butlan davası kayyum davası bunların tamamı konusu kalmış oldu.
Nilgün Kılıç
Şimdi Sayın Bakan az önce siz de dediniz hani mevcut hukuki kanunlara göre durum böyle ama şimdi CHP İstanbul İl Kongresinin iptal talebi de Ankara'daki mahkeme kararı ile reddedilmişti. Ancak kayyum olarak atanan Gürsel Tekin'in görevi sona erdi denildiği halde Gürsel Tekin hala görevimin başındayım diyor. Hatta gerçekleşecek kongres sonrasında da görevi devretmeyeceğini söylüyor. Şimdi hukuki kararlar olsa da sanki sonuç hiç değişmiyormuş gibi yine yapmak isteyen istediğini yapıyor gibi görünüyor. Siz nasıl yorumluyorsunuz bunu?
Murat Bakan
Yani Gürsel Tekin'in orada durma ihtimali yok. Yani Gürsel Tekin'i oraya atayan mahkeme yine İstanbul İl Kongresi'nin iptaline ilişkin bir kararı da atamıştı onu oraya kayyum olarak. Şimdi yeni bir olağanüstü İl Kongresi yapılıyor ve olağanüstü İl Kongresi'nde Özgür Çelik, karşıda başka aday çıkmazsa ki çıkacağını sanmıyorum, yeniden seçilmiş olacak. Dolayısıyla mazbat alacak, seçim kurulu bunun iptaline ilişkin talepleri reddetti. Bu konuda yetkili seçim kurulu, seçim kurulu mazbatasını yani yeniden il başkanının seçildiği ilişkin mazbatasını verdiğinde görevine başlayacak resmi olarak. Dolayısıyla hani Gürsentekin'in ben onu tanımıyorum, bunu tanıyorum, mahkeme karar verdi vesaire demesinin bir önemi yok. Gürsel Tekin, görevlendirilmiş, AKP'nin aparatı olmuş, Cumhuriyet Halk Partisi'nde kaos yaratmak için gelmiş bir eski partili, biz öyle görüyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi'ni seven, Cumhuriyet Halk Partisi'nde gönül bağı olan, bu partide genel sekreterlik, milletvekilliği yapmış bir insanın yapacağı bir iş değil bu yaptığı. 10.000 polisle İstanbul İl Başkanlığı'na girmek, siyasallaşan yargının kararıyla kayyum olmak, Ve hepimiz biliyoruz ki bu kararlar hukuki kararlar değil. Bu kararlar siyasi kararlar. 10 tane mahkemeden alamadıklarını 11. mahkemeden alıp geldiler o kayyum kararını. Dolayısıyla AKP'nin yapmaya çalıştığı kendi iktidarını korumak için Cumhuriyet Halk Partisi'ni yok etmek başarabilirse, onu başaramazsa parçalamak, bölmek ya da etkisizleştirmek bunu da yargı vesayetiyle, elindeki yargı gücüyle yapıyor. Çünkü seçmene söyleyebileceği hiçbir şey kalmadı iktidarın. seçmene söyleyebileceği, onu ikna edebileceği bir argümanı kalmadığı için karşısındaki siyasi partiyi yok ederek, en büyük partiyi, iktidara alternatif olan, şu an tüm kamuoyu araştırmalarında birinci olan partiyi yok ederek, ortadan kaldırarak, bunu da elindeki yargı ve kamu gücüyle yaparak sağlamaya çalışıyor. Ama bu mümkün değil. Yani işte Brezilya'da Lula'yı yolsuzluk suçlamasıyla başkan olmasına engelliler, görevden aldılar. Ama sonra o halk desteği, seçmen desteği devam ettiği için o kurulan kumpas ortaya çıktı ve tekrar kazandı. Yani Türkiye'de de geçmişte yani şu anki iktidar partisi 12 Eylül'de kapatıldı. Milli Selamet Partisi'ni, Refah Partisi'ni kurdular. O Refah Partisi'nden sonra 28 Şubat'ta Fazileti kurdular. 28 Şubat'ta Refah Partisi kapatıldı. Faziletin içinden yenilikçiler geldi. 2002'den beri Türkiye'yi yönetiyorlar. Kendi yaşadıklarını bize yaşatıyorlar şu an. Cumhuriyet Halk Partisi bir ideolojinin partisi. Buraya inanan seçmenler var. Biz bir binadan ibaret, bir tabeladan ibaret değiliz ki. Milyonlarca şu an Cumhuriyet Halk Partisi'ne gönül veren, Özgür Özel'in liderliğinde iktidara yürüyen bir kitle var. Siz bu insanları yok sayamazsınız. Mutlaka bir yolunu bulurlar. Dolayısıyla onlar bir takım oyunlar kurmaya çalışıyorlar. Biz de buna karşı hukuki anlamda da tedbirimizi alıyoruz. Siyasal mücadelemizi de sürdürüyoruz. En son yaptığımız kurultay da budur. İstanbul'da yaptığımız olağanüstü yapacağımız yani 24'ünde olağanüstü ilk kongresi de budur. Kaldı ki olağan kongres süreçlerimiz devam ediyor şu an. Kasım ayında bir olağan kurultay süreci daha olacak. O da iki yılda bir yapılması gerekiyor siyasi partiler kanununa. Dolayısıyla bizi yolumuzdan durduramazlar, bizi engelleyemezler. Bizi engellemelerin tek yolu seçmeni ikna edecek adımlar atmaları. Bunun için demokratikleşme lazım, bunun için yargı bağımsızlığı lazım, bunun için hukukun üstünlüğü lazım. Bunları yapabilecek bir iktidar yok. Erdoğan orada olduğu sürece AKP kaybetmeye, güneş görmüş kar gibi erimeye mahkum ve eriyor da seçmen nezdinde. Toplum desteğini kaybeden bir iktidar hiçbir güç iktidarda tutamaz. Hele Türkiye'de hiçbir güç tutamaz.
Nilgün Kılıç
Şimdi az önce siz de söylediniz halk var CHP'nin arkasında destekliyor dediniz. Siz genel olarak hem halktan hem sivil toplum örgütlerinden hem de diğer siyasi partilerden şu zorlu süreçte, partinizin içinden geçtiği şu zorlu süreçte tam olarak yeterli desteği aldığınızı düşünüyor musunuz?
Murat Bakan
Yani elbette Cumhuriyet Halk Partisi gibi davranmalarını beklememiz çok iyi niyetli olur. Ama bir tarafta DEN Parti, yani Kürt seçmenin daha ziyade desteklediği ve temel olarak onların sorunlarını merkeze almış bir siyasi parti, DEN Parti. Diğer tarafta Zafer Partisi, o da Türk Milliyetçilerinin, Türk Milliyetçiliği üzerinden kendini var eden parti. İki uçta, iki siyasi partinin genel başkanları da bizi ziyarete geldi bu süreçte. Yani yine İYİ Parti, diğer parlamentodaki yeni yol grubu, muhalefet grubu hepsi desteklerini açıkladılar. Ama bizim verdiğimiz siyasal mücadeleyi elbette vermelerim. Onu biz vereceğiz, o bizim üzerimize düşen bir sorumluluk. Ama muhalefette bir birlik duygusu ve iktidarın bu oyununa karşı birlikte hareket etme duygusu var ve sürüyor bu, bunu görüyoruz.
Nilgün Kılıç
Şimdi kurultayda eski genel başkanlardan ilk Meçhet'in ve Murat Karayalçı'nın katılırken Kemal Kılıçdaroğlu yine yoktu. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Murat Bakan
Kemal Bey'in bu süreçlerde sessiz kalması bizi hep üzdü. Yani netice itibariyle Cumhuriyet Halk Partisi'ne bir seçim yapıldı ve seçimde genel başkan değişti. O noktadan sonra beklentimiz diğer genel başkanlar gibi partiye destek olması, partinin genel başkanına destek olması, partiye yapılan yargı kuşatmasına karşı refleks göstermesi, İstanbul İl Binası'na polis ablukasıyla giren kişiye karşı bir tepki göstermesi. Bununla ilgili bir sosyal medya paylaşımı görmedik, bir açıklama görmedik. Bu bizi son derece üzen, inçten bir durum. Ama buna rağmen Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı yapmış bir insandır. Yani olumsuz bir şey kendisine ilgili söylememiz mümkün değil. Ama kamuoyunda tabii Kemal Bey'in bu tavrı, bu ketum duruşu, bu sessiz kalışı seçmen nezdinde eleştiren bir durum. Yani buna dönüştü. Gelse iyi olurdu. O koltuğun boş kalması, Cumhuriyet Halk Partisi bu kadar saldırı altındayken ve CHP direnirken onun koltuğunun boş kalması seçmen nezdinde de geçmişte ona oy vermiş, onu desteklemiş, onun cumhurbaşkanlığı için mücadele etmiş insanlar nezdinde bir hayal kırıklığı yaratıyor. Çünkü onlar onun onun da orada olmasını arzu ediyorlar. Yani Kurultay salonunda olmasını arzu ediyorlar. Partiyi korumasını, partiye karşı yapılan iktidarın eylemlerine karşı bir tutum içinde olmasını bekliyorlar. Bunu yapmadığında seçmende büyük bir hayal kırıklığı oluyor. Bizim bunda yakın çevremizde var yani, benim eşim bile büyük hayal kırıklığı yaşıyor. Biz oy verdik Kemal Bey cumhurbaşkanı adayı olsun diye. Bugün partiye sahip çıkma konusunda gerekli direnci ve şeyi göstermiyor, açıklamaları yapmıyor, gereken açıklamaları yapmıyor diyorlar. Bunlar bizi üzüyor ama yapacak bir şey yok yani. Kemal Bey kendi kararlarını verecek, biz önümüze bakıyoruz.
Nilgün Kılıç
Şimdi Fatih Altaylı bir şeyler paylaştı biliyorsunuz, tutuklu da olsa hala gazeteciliğine devam ediyor. Kemal Kılıçdaroğlu'na yakın kişilerle görüştüğünü ve onun her ne pahasına olursa olsun o koltuğa geri oturmak istediği şeklinde ifadeler var. Siz de böyle olduğunu düşünüyor musunuz gerçekten?
Kemal Bey'le çalışmış biri olarak böyle bir şey düşünür mü?
Murat Bakan
Ya ben onu bilemiyorum. Bu tamamen bir tahmin olur. Yani ben konuşmadım herhangi birisiyle. Elbette yanında, yöresinde siyasette var olabilmek için Kemal Bey'in yargı yoluyla, yargı kararıyla da olsa, iktidar desteğiyle de olsa yeniden Cumhuriyet Halk Partisi'nin başına gelmesini bekleyenler vardır. Bundan medet umanlar vardır. Umuyorum Kemal Bey böyle bir şey düşünmüyordur. Yani böyle bir şey düşünmesini arzu etmem. Onun itibarı için de doğru değil. Öyle de olsa bizi yolumuzdan alıkoyamaz yani. Biz yolumuzda yürümeye devam ederiz. Neticede önemli olan toplumsal desteğinizin olması. O toplumsal destek varsa ki şu an bizim arkamızda 81 İl Başkanı, Türk Cumhuriyet Halk Partisi Tüm İl İlişki Örgütleri seçmeni, hatta muhalefetin seçmeni konsolider durumdayız tamamen. Yani öyle mahkeme kararıyla biri gelip Cumhuriyet Halk Partisi'ni yönetemez yani. Öyle bir şey mümkün değil. Cumhuriyet Halk Partisi'ni yönetme arzusu varsa Kemal Bey, girer seçime, işte dün bizim kurultayımızda gelip seçimli kurultay, yeterli imzayı toplar, girer Özgür Özel'in karşısında, kazanırsa o koltuğa otururdu. Yani o cesareti gösterecekti eğer böyle bir şeyi arzu ediyorsa. Eğer o cesareti gösteremiyorsa, yargı kararıyla Cumhuriyet Halk Partisi'nin başına kimse gelemez. Biz izin vermeyiz öyle bir şeye.
Nilgün Kılıç
Son olarak şunu sormak istiyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özgür Özel'in Trump'ın oğluyla pazarlık iddiasına yanıt verdi biliyorsunuz Amerika Birleşik Devletleri'ne giderken havaalanında ve soruyu soran muhabire buna inanmıyorsunuz değil mi diye bir karşı soru sordu. Ardından da sağır duymaz uydurur bu adam da durmadan böyle uydurup duruyor gibi bir ifade kullandı. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu ifadeyi?
Murat Bakan
Tatmin edici bir açıklama değil. Bir defa Trump'ın oğluyla bir gizli görüşme yapıldığı ortada. Bu görüşmenin kamuoyuna açıklanmadığı ortada. Bunu genel başkanımız ifşa etti. Yani siz ABD Başkanı'nın oğluyla Dolmabahçe Sarayı'nda protokolü uymayan bir görüşme yapacaksınız ve bu kamuoyundan gizleyeceksiniz. Boeing alımı ile ilgili biliyorsunuz iddialar var. 300 Boeing alımı sözü verildi diye. Bu görüşmenin arkasından da Trump'tan randevu geldi. Trump kendi sosyal medyasına açıklama yaptı ve Erdoğan'la görüşeceğini söyledi. Bu bizim açımızdan son derece onur kırıcı. Türkiye gibi, Türkiye Cumhuriyeti gibi güçlü, onurlu, büyük bir devletin, ABD başkanı değil, kiminle olursa olsun, randevu almak için bir siyasi rüşvet vermesine, bir sözleşme yapmasına, bir uçak alım vaat etmesine ya da ABD otomobil şirketlerine vergi ayrıcalıkları tanımasına gerek yok. Böyle bir şey olmamalı. Bunu kim yapar? Şeyhlik, şıhlık, demokrasiyle yönetilmeyen. Bunu Katar yapabilir, Suudi Arabistan veliaht prensi yapabilir, Birleşik Arap Emirlikleri yapabilir. ABD'nin desteğine muhtaç oldukları için ve bunu parayla satın almayı düşündükleri için. Ama biz onurlu bir ülkeyiz. Şeyhlikle, krallıkla da yönetmiyoruz. Iraksak da olsa bir demokrasimiz var. Biz Mustafa Kemal Atatürk'ün izinden giden, onun gibi ulusal bağımsızlığı ve bağımsızlık karakteri olarak gören bir milletiz. Beni son derece rencide etti bu randevunun bu şekliyle alınması. Trump'la görüşmeyi var. Çok mu önemli Trump'la görüşmek? Artık Gazze'de yaşananları tüm dünya görüyor. Gazete bunlar yaşanırken olması gereken tavrı göstermeyip Trump'a randevu almak için 300 Boeing iddiası bizi inciten bir şey. Türkiye'nin ulusal çıkarlarını düşünerek hareket eden bir iktidar yok şu an Türkiye'de. Tamamen kendi çıkarlarını, kendi iktidarlarını nasıl koruyacaklarını düşünüyorlar. Millet deyince de Türk milletini anlamıyorlar. Millet deyince ümmet anlıyorlar. Ümmete göre bakıyorlar. Bütün değerlendirmelerini ona göre yapıyorlar. Ama biz millet deyince Türk milletini anlıyoruz. Ve son derece rahatsızız bu olan bir taneden.
Nilgün Kılıç
Peki çok teşekkürler Murat Bey. Çok meşgulsünüz biliyorum. Zaman ayırdınız. Yine bize söyleşi verdiniz. Çok sağ olun.
Murat Bakan
Ben teşekkür ederim. Avustralya'ya selamlar.
END OF TRANSCRIPT